Bursa’ya hem yakınız hem de uzak
1977 yılında kurulan ve Türkiye’nin ilk ilçe OSB’si olan İnegöl Organize Sanayi Bölgesi; doğalgaz, elektrik ve su tüketimiyle Bursa’nın en büyük 3. Organize Sanayi Bölgesi olarak dikkat çekiyor.
Yıllık 500 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiklerini kaydeden İnegöl Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Şahin, “Pandemi döneminde de üretime fazla bir kayıp yaşamadan devam ettik. Yerli otomobil fabrikasının açılmasıyla beraber hem İnegöl hem de Bursa sanayisi yeniden bir atılım yapacaktır” dedi.
İNEGÖL ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ’NİN KURULUŞUNDAN İTİBAREN BUGÜNE KADAR GEÇEN SÜRECİ ÖZETLEMENİZİ İSTEYEBİLİR MİYİZ? İNEGÖL OSB'Yİ’ DİĞER OSB’LERDEN AYIRAN ÖZELLİKLERİ NELERDİR?
İnegöl OSB 1977 yılında kurulan ve Türkiye temeli ilk atılan ilçe OSB. 1990’lı yıllara doğru da ciddi oranda üretimin başladığı bir bölge. 2005 yılında da sanayiciler tarafından yönetim kurulu oluşturularak hala faaliyetine devam eden bir bölge. Doluluk oranımız yüzde 99’larda ve 3 milyon metrekarelik bir alanda kurulu, toplam 108 parselden ve 68 sanayiciden oluşuyor. Tüketim bazında yani elektrik, doğalgaz ve su sarfiyatında Bursa’daki 3. sırada yer alıyoruz. 14 bin 500 kişiyi istihdam ediliyor. İnegöl OSB firma sayısı az olup kapasitesi büyük olan ve bugüne kadar da sağlıklı bir şekilde çalışan, bünyesinde de tekstil, orman ürünleri, mobilya ve kağıt ile birkaç çeşit yan sanayinin bulunduğu bir bölge. Yüzde 50 ağırlık tekstilde, 20’den fazla boyahane faaliyet gösteriyor. Günlük 130 bin metreküp su arıtma kapasitemiz var. 2000 yılından beri faal olarak çalışıyor.
BUGÜN İTİBARİYLE İNEGÖL OSB’DE FAALİYET GÖSTEREN FİRMA SAYISINDAN İSTİHDAMA, İHRACATTAN ELEKTRİK, SU DOĞALGAZ VE SU TÜKETİMLERİNE KADAR GÜNCEL VERİLERİNİZİ ALABİLİR MİYİZ?
68 tane faal firmamız var ama parsellerimiz çok büyük en küçük parselimiz 10 bin metrekare ve genelde de bundan çok daha büyük parsellerden oluşuyor bölgemiz. Büyük sanayicilerimiz var örneğin İTSO’nun yayınlamış olduğu Türkiye’deki ilk 500 Sanayici listesi içerisinde bölgemizde üretim yapan 8 tane firmamız bulunuyor. Tüketimlerde de 2019 yılına baktığımızda toplam 570 milyon KW/H elektrik tüketmişiz. Son 4 yıldaki rakamlar da hep bu civarda seyretmiş. İlk 6 ayda da 270 milyona ulaşmışız. Bu da benzer rakamlara yeniden ulaşacağımızı gösteriyor. Pandemi döneminde de Bursa genelinde OSB’lerin tüketimi yüzde 30’lara kadar düşerken ama biz yüzde 60’ın altına hiç inmedik. Bizim burada bulunan birkaç büyük lokomotif kuruluşumuz üretimlerine hiç ara vermedi. Hazirandan itibaren de bütün bölgede tüketim eski seviyelerine döndü. 14 bin 500 çalışanımız var biz rakamlara dair 3 ayda bir güncelleme yapıyoruz. İnegöl ilçe olarak 1 milyar 400 milyon dolar dış ticaret hacmi olan bir şehir. Verilere göre de dış ticaret hacmi olarak Türkiye’de 22. sıradayız. Geçen yıl 1 milyar 150 milyon dolar ihracat yaptık ilçe olarak bunun 500 milyon dolarlık kısmı bölgemizden gerçekleşti. Geri kalan da İnegöl’de diğer OSB’lerden yapılıyor. Biliyorsunuz İnegöl’ün büyük bir mobilya sanayisi var. Ayrıca ithalatımız da çok düşük, 260 milyon dolar ithalat yapmışız yani dış ticaret fazlası veren bir ilçeyiz.
İNEGÖL ÜRETİM MERKEZİ YILLARDAN BERİ. ÜLKE EKONOMİSİNE KATKI VERİYOR VE PANDEMİDEN DE AĞIR ETKİLENMEDİ. İNEGÖL OSB OLARAK SİZ PANDEMİ DÖNEMİNDE NE GİBİ ÖNLEMLER ALDINIZ?
Bu benim yönetimde 3. dönemim. Yönetime geldiğimizden bu yana genel gider bedellerinde hiç artış yapmadık. Biz Bursa’da 5 OSB olarak elektrik anlaşmalarımızı birlikte yapıyoruz ve bu bize ciddi avantaj sağlıyor. OSB’lerle olan yakın ilişkimiz ve oradaki dostlarımızın da iyi niyetiyle güzel bir yapı kurabildik. Dağıtım payımız Türkiye ortalamasına kıyasla rekor oranda düşük çünkü biz elektrik altyapımızı daha önceden tamamlamıştık. İnegöl OSB eski bir bölge. Bizden önce yönetim kurulunda görev alan arkadaşlarımız döneminde elektrikle ilgili yatırımlar doğru yapıldığı yedek kaynaklarımız da olduğu için biz katkı paylarını çok düşük seviyelerde tutuyoruz. Örneğin aynı anlaşmaları yaptığımız ve aynı elektriği aldığımız halde bizim elektrik fiyatlarımız yüzde 2 daha düşük. Bunlar geçmiş dönemlerdeki arkadaşlarımızın yaptığı güzel yatırımların bize sağladığı avantajların sonucudur. Biz geldiğimiz günden beri su parasını hiç arttırmadık. Metrekare başına aldığımız katkı payını da düşürdük ve hedefimiz de bundan tamamen kurtulmak. Bunun yanında sanayiciden ilave hiçbir masraf almıyoruz. Pandemi döneminde de bir takım aksaklıklar oldu biz de çeşitli kolaylıklar sunduk. O dönemde yedek akçemizi kullandık ve onları çok sıkmadık. Fatura ödemelerinde sıkıştırmadık. Alınması gereken önlemleri aldık ve gereken kontrolleri sağlayarak elimizden gelen her şeyi yaptık. Sanayicimize yardımcı olduk. İlk günlerde maske temini sorunları vardı. Buradaki tekstilcilerimizin gayretleriyle bunu da aştık. Zor dönemi geride bıraktık. İnşallah ikinci dalga yaşanmaz.
BÖLGENİZİN PERFORMANSI GAYET İYİ GÖRÜNÜYOR PEKİ SİZCE İNEGÖL OSB YILI NASIL TAMAMLAYACAK?
Şu anda bölge olarak örneğin elektrik tüketiminde, 3 aylık düşük döneme rağmen geçen yılın yüzde 50’sini yakalamış durumdayız. Bu da geçen yıla yakın bir rakama ulaşacağımızı gösteriyor. Şu anda da fabrikalarımızın hepsi gayet güzel şekilde çalışmalarını sürdürüyor.
İNEGÖL ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ’NİN ÇEVRE HASSASİYETLERİNİ BİLİYORUZ. ATIK SU ARITMA TESİSLERİNDEN ÇIKAN ÇAMURUN BERTARAF EDİLMESİNDE BÖLGENİZ ÖNCÜ OLDU. ÇAMUR ARITMANIN SIKINTILARI GEÇMİŞ DÖNEMDE HEP KONUŞULMUŞTUR. SİZ BUNU NASIL BAŞARDINIZ?
Bu başarı hikayesinin başına dönmek istiyorum. Başarılı olanın hakkını vermek lazım. Sanayicilerden önce bölgemizin yöneticileri belediye başkanlarıydı. Dönemin belediye başkanı olan rahmetli Hikmet Şahin ki, Bursa Büyükşehir Belediyemize de çok büyük hizmetleri oldu, hem İnegöl Belediye Başkanı hem de İnegöl OSB Başkanı olması nedeniyle, belediye işbirliğiyle temeli atıldı ve 2000 yılında açılışı yapıldı. Hatta açılışa da şimdiki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan da katılmıştı ve açılışını yapmıştı. Burası devlet ve sanayici işbirliği ile kurulmuş bir arıtma tesisi. İlk planda suyu arıtma ihtiyacı doğmuş, belediye ile beraber bu tesis kurulmuş ama arıtmadan sonra ortaya çıkan çamur ciddi bir külfet haline gelmiş ve depolanması imkansız olmuş. Arıtmadan sonra arıtmanın artığını tanımaya başlamışız. Sonra bizim yönetimlerimiz bununla ilgili çözüm üretmek için çalışmalara başlamış. Yanılmıyorsam çamur kurutmaya başlayan ilk OSB’yiz. Akabinde o dönemlerde arkadaşlarımızla çalışmalar yaptık. Dünyanın çeşitli yerlerindeki arıtma ve kurutma tesislerini inceledik. Nihayetinde o günün şartlarında İtalyan teknolojisiyle kurutma tesisimizi kurduk. Hatta ilk dönemde 4 megawattlık kojenerasyon sistemi kurduk. Onun baca gazının sıcaklığıyla kurutmayı sağladık ve döngü halinde çok rantabl bir yatırım yapmıştık. Doğalgaz maliyetleri arttığı için kojenerasyon rantabl olmaktan çıkınca bu sistemden vazgeçtik. Arıtma tesisini büyütünce kurutmayı da büyütme ihtiyacı doğdu. Şu anda günlük 130 bin metreküp su arıtıyoruz ve çıkan çamurun tamamını kurutuyoruz. Bir ilave yatırım olarak da çamur yakma tesisi kurduk. Artık çamur kurutmayı, yakma işleminden sağladığımız enerji ile kurutmaya başladık. Tekrar döngüye girdik diyebilirim. Yani şu an suyu arıtıyoruz, arıtma sonucu açığa çıkan çamuru kurutuyoruz ve kuruttuğumuz çamuru da yakıyoruz ve bunu da 1000 santigrat derecede yakıp bertaraf ediyoruz. Hatta yakma işlemi sonucu çıkan külü de değerlendirmenin yollarını arıyoruz. Şöyle ki biz ilk ilçe OSB’yiz, arıtma ve kurutma tesisini ilk kuranlardanız. Hem şehrin hem de bölgenin atıklarını yüksek standartlarda arıtıyoruz ve bizim Boğazköy’de de sulama barajı olduğu için sulama suyu kriterlerinde arıtma yapıyoruz. Kurduğumuz sistemle bakanlık tarafından anlık takip ediliyor ve mutat olarak kontrolleri yapılıyor. Gerçekten güzel bir tesis var ve bu tesisin anlatılması, örnek gösterilmesi gerekiyor.
Ayrıca SCADA sistemimiz de çok kuvvetli ve pek çok takip işlemini yapabiliyoruz. 2012 yılında Tük Telekom ile yapılan anlaşma ile bölgemizde faaliyet gösteren sanayi kuruluşlarının fiber optik altyapısı tamamlandı. Aynı yıl Uzaktan Okuma Sistemi (SCADA)kurulma çalışmalarına başlandı. 2016 yılında sistem yerli bir firmamıza ihale edildi ve 2017 yılında da hizmete girdi. Bu sistem ile bölgemizdeki kuruluşların yaptığı tüm tüketimler anlık olarak izlenmektedir. Fiber optik alt yapı ve SCADA Sistemi sayesinde işletmelere ait tüm veriler Bölge Müdürlüğümüzdeki ilgili merkeze anlık olarak iletilmektedir. Böylece bölgemizdeki sanayi kuruluşları tüketim verilerini anında görebilmekte, tüketim verileri ve altyapı sistemlerindeki arıza ve aksaklıklar görülüp müdahale edilmektedir.
İNEGÖL’DE BİRLİK VE BERABERLİĞİN ÇOK YÜKSEK OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. BU YILLARDAN BERİ BÖYLE DEVAM EDİYOR VE BAŞARIYI DA BERABERİNDE GETİRİYOR. SİZCE İNEGÖL EKONOMİSİ GELECEKTE NASIL DEVAM EDER, HANGİ SEKTÖRLER ÖN PLANA ÇIKAR?
Şimdi şöyle ki Gaziantep, Kayseri gibi şehirlerde bir tane, Konya’da ise 2 tane Organize Sanayi Bölgesi var. Gaziantep’de bir tane OSB var ama toplam 50 milyon metrekare alanı sahip. Onların büyüyebilecek bir alana sahip olmalarının avantajı var. Bizim Bursa bölgesi hani ‘Yeşil Bursa’ diyoruz ya etrafımız yeşil alanlarla çevrili araziler, ormanlar var biz de uygun bulduğumuz alanlara parça parça sanayi bölgeleri kurmuşuz. 18 adet OSB’miz var, bu 18 tane ayrı yönetim demektir. Buna karşılık Gaziantep’te bir tane var. Orada bu şehirlerin bir şansı var çünkü çok seslilik durumu ortadan kalkıyor ve başarı şansı artıyor. İnegöl’e dönecek olursak; İnegöl, Bursa’nın hem yakınında hem de uzağında. Merkez dışında olup da sanayisi iyi olan ve merkezle de iyi ilişkilere sahip tek ilçe burası. İnegöl yıllardan beri üreten bir yer aslında. Bursa’daki diğer ilçelere baktığınızda tarım ağırlıklı olup sanayinin daha sonradan geliştiğini görürsünüz ama İnegöl’de özellikle mobilya ve ağaç sanayisinin geçmişi çok eskiye dayanıyor. Bu o yıllarda şehrimizde olan ticaret ve sanayi potansiyelini gösteriyor. İnegöl’deki destek ve birlik kültürü o yıllara dayanıyor. İnsanlar birbirlerine her noktada o desteği vermişler. Ben kendi sektörümden, bölgede çalışan arkadaşlardan ve İnegöl ekonomisinden takip ettiğim kadarıyla, İnegöl mobilyada ciddi bir üretim bölgesi. Bu yıl gerçekleşen 1 milyar 150 milyon ihracat yapılmış, bu geçmiş yıllarda 700-800 milyon dolarlar seviyesindeydi. Demek ki mobilyacılar ciddi anlamda atılım yapmış. Bu atılım bence devam edecek. Pandemi süreci ve getirdiği belirsizlikler bir noktada sona erecek ve İnegöl mobilyada ciddi bir üretim üssü olacak. Bizim burada Ağaç İşleri OSB kuruldu biliyorsunuz. Biz İnegöl OSB olarak, onların kuruluş döneminde ciddi destekler sağladık. İlk kullanacaklar bütçeyi biz onlara emanet verdik. Ortak olabilirdik ama düşünmedik bile çünkü İnegöl’ün buna ihtiyacı vardı. Hatta o dönem bir arkadaşım “Biz 1977’de başlayıp 1990’lı yıllarda ancak yol almaya başladık. Onların daha uzun zamana ihtiyacı var” demişti. Ben de ona katılmadığımı ve mobilyacılardan kısa zamanda bir atılım beklediğimi söylemiştim. Bugün İnegöl 2. OSB de 80’e yakın faal firmaya sahip ve 6 milyon metrekare alana ulaşacak yakın zamanda.
İNEGÖL’DE BİR MOBİLYA KÜMESİ VAR. BAŞKA HANGİ SEKTÖRLER İNEGÖL’DE GELECEKTE YÜKSELİR?
Bursa oldukça büyük bir sanayiye sahip. Özellikle tekstil ve otomotiv çok kuvvetli. Yerli otomobil fabrikasının Bursa’ya yapılacak olması, üretimin burada yapılacak olması dolayısıyla Bursa olarak hepimiz çok şanslıyız. Bu fabrika kent ekonomisine çok büyük katkı sağlayacaktır. Onla paralel olarak onların ihtiyacı karşılayacak tesislerin de kurulmasıyla yatırım noktasının buraya doğru kayacağını söyleyebiliriz. Mobilya ve ağaç ürünleri olarak İnegöl’ün Avrupa’da ciddi bir mobilya üretim üssü olacağını düşünüyorum. Türkiye’de mobilya sektöründe 3.5 milyar dolar civarında ihracat rakamı var. Biliyorsunuz emek yoğun bir sektör. Ben İhracatçılar Birliği’nde de 2 dönem başkan vekilliği yaptım. Oradaki çalışmalara ve rakamlara vakıfım. Ciddi çalışmalar yaptık. O dönem yaptığımız çalışmaların meyveleri toplanmaya başlıyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde mobilya Türkiye’nin ciddi bir ihracat alanı olacak. 10 milyar dolarlık ihracat hayal değil ve bu pastadan da en büyük payı İnegöl alacaktır.
BİRAZ DA SİZDEN BAHSEDELİM, KENDİ FİRMANIZIN ÇALIŞMALARI HAKKINDA ÖZET BİLGİ ALALIM. FAALİYET ALANINIZ NEDİR? TİCARİ HAYATINIZDA NELER YAPIYORSUNUZ?
Biz orman ürünleri sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Ben artık üçüncü kuşak temsilciyim yani bu bizim dede mesleğimiz. Biraz daha endüstriyel üretim yapıyoruz. Ağacı işlenmiş hale getiriyoruz. Mobilyada dekorasyon alanlarında kullanılıyor. Türkiye’nin her yerine satışın yanı sıra ihracat da yapıyoruz.
BİR İŞ İNSANININ BAŞARI FORMÜLÜ NEDİR SİZE GÖRE? BAŞARILI OLMAK İSTEYENLERE ÖNERİLERİNİZ NELERDİR? SİZDEN SONRAKİ NESİLLERE BIRAKACAĞINIZ BAZI NASİHATLERİNİZ VAR MI?
Babam 75 yaşında hala sağlıklı, çalışıyor ve çalışmayı çok seviyor. Kendisi babasından ayrılıp kendi başına 30 yıl çalışmış ve 25 sene önce bizim daha yeni işe başladığımız dönemlerde bize şöyle bir şey demişti; “Bundan önceki 30 yılı yok sayıp kendimi işe yeni başlamış sayıyorum.” Biz de dedik ki kendi kendimize “Babam ne kadar çok işi seviyor. Daha fazla mı çalışmak istiyor” demiştik. Ben 49 yaşındayım ve ben babamın ne dediğini bugün anladım. Benim de 25 yıllık bir iş tecrübem var ama ben işi yeni öğrendiğim kanaatine yakın zamanda ulaştım. Kendi işletmem var, son 15 yıldır ortalama 100 kişilik istihdam sağlıyorum ve ben şu anda işimi yeni öğrendiğimin farkına vardım. Oğluma dedim ki; “Deden bana bunu dedi. Ben de dedenin zamanına ben de geldim ama senin işi öğrendiğin yaşının 30’u geçmemesi lazım.” Hayattaki en pahalı şey tecrübe. Gençlerin önünü bahsediliyor ya tamam açalım ama o çok değerli tecrübe de birkaç kısa yılda edinilmiyor. Ben yıllarca burada Yönetim Kurulu üyeliği yaptım, İhracatçılar Birliği’nde görev aldım ama bundan sonra bütün eforumu işimi harcayacağım. Tek amacım işime odaklanmak, buradaki görevim bittikten sonra benzer bir görev almayı da düşünmüyorum. Belki de bütün bu tecrübe edinme süreçlerini kısaltmak lazım. Avrupa’da 150-200 yaşında şirketler var örneğin bizde sadece bu sürelere ulaşabilen devlet teşekkülleri var. Örneğin benim hammadde aldığım kuruluş olan Orman Genel Müdürlüğü 180 yaşında, PTT aynı şekilde. Bu süreklilik sadece devlet kurumlarında sağlanmış ama bugün Türkiye’de 50 yaşını geçmiş çok fazla şirket olduğunu sanmıyorum. Eğer benim gibi insanların “Tamam ben işimi öğrendim” demeye daha genç yaşlarda başlarsa, şirketlerin de ömürleri uzayacak. Çünkü biz işlerimizi öğretemiyoruz, devredemiyoruz ve sonuçta kurumsallaşamıyoruz. İşi bilmediğimiz için kurumsallaşamıyoruz. Türkiye şartlarında “Olgunlaştım” demenin imkânı yok çünkü şartlar her gün yeni bir şey öğretiyor. Biz sanayi ülkesi olmaya yeni başladık. Bütün bu aksamalar veya sistemin oturmasının uzun sürmesi bu nedenler oluyor. Bundan önce görev yapanları da eleştirmiyorum şimdikileri de. Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. İşte bugün yerli otomobilimiz veya yerli insansız hava aracımızı yaptık diye seviniyoruz. Hepsine yeni başlıyoruz. Bir dönem kolayı tercih etmişiz ve montajcılığı seçmişiz. Onun için bir şeylerin oturması zaman alıyor ve bizim ülkemizde sistem oturursa, kurallar değişmezse ondan sonra genç arkadaşlarla ilgili sıkıntımız olmaz. Buradan gençlere karşı olduğum anlaşılmasın. Ben kendimi genç hissediyorum ve öyleyim de zaten. Ama yine de tecrübe çok önemli bunu da unutmamak lazım.
REKABETİN ACIMASIZ OLDUĞU GÜNÜMÜZDE; İŞ HAYATI VE ETİK İLKELERLE İLGİLİ NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
İnegöl’den örnek vereyim. Mobilya sanayi büyüyor. Birçok genç arkadaşımız müteşebbisliğe genç yaşta başladılar. Bilgileriyle, cesaretleriyle, tecrübeleriyle çalıştıkları yerlerde veya kendi işlerinde yol aldılar. Bunların hepsinin ortak bir özelliği olduğunu görüyoruz. Sözü, özü güvenilir olan arkadaşların hep ilerlediğini gördük. Alacağını, borcunu bilen, sözüne sadık olan herkesin bir temel oturttuğuna artık sağlam bir yapı inşa ettiğine şahit olduk. Hiçbir şeyleri yokken iş güç sahibi oldular. Ters örnek olarak da hiçbir şeyleri yokken işlerin hızlı gitmesi nedeniyle para kazanıp sonra birden piyasadan silinenleri de gördük. Yani bazen çok karamsar olsam da dünyada, ülkede, şehirde ve ilçede iyilerin daha çok olduğuna inananlardanım. Kötülerin sesi fazla çıksa da iyiler daha çok.
GELECEKTE NASIL BİR İNEGÖL HAYAL EDİYORSUNUZ?
İnegöl büyük bir şehir. 300 bin nüfusa sahip bir kent ve nüfusu 100 binlerdeyken de sanayisi olan bir şehirdi. Ekonomik anlamda kategorize edersek örneğin, buraya atanan bir banka müdürü terfi alarak geliyor. Çünkü burada bir değer, ekonomik güç var. Aynı nüfus oranındaki bir ilçeyle kıyaslayınca buraya terfi alarak gelmiş oluyor. Burada bir hacim ve büyümeye devam da edecek. Bursa’ya yakın ve biliyorsunuz büyükşehir sınırları içinde. Bunun özellikle gelecekte avantajlı olacağını düşünüyorum. Bursa sanayide büyük bir il ve Bursa’daki yönetim vizyonuyla buradaki ihtiyaçların çözülmesine yönelik adımlar atılır diye düşünüyorum. İnegöl il olma konusunda ise çok şey beklemiyorum. Buraya il demektense il statüsü verseler yeter diye düşünüyorum. Devlet memuru, emniyet görevlileri veya güvenlik gibi konularda sıkıntı var. Birçok ilden daha kalabalığız ama örneğin İnegöl’de bin tane polis memuru varsa aynı nüfustaki bir ilde 3 bin tane var. Hadi bize o kadar verme de 2 bin tane var. Bu konularda çalışma yapılabilir. Ben İnegöl’ün geleceğine yönelik ümitvarım açıkçası. Burası ciddi manada ekonomik olarak da şehir olarak da büyüyecek. Daha iyi olacağına inanıyorum.
İNEGÖL ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ YÖNETİM KURULU
Zeki Şahin – Başkan
Abdullah Özdemir – Başkan Yardımcısı
Müslüm Esen – Üye
Kayaşan Cinoğlu – Üye
Bertan Ortakçı – Üye
Sabahattin Fazlıoğlu – Bölge Müdürü
İNEGÖL ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ DENETİM KURULU
Semih Çelebi
Osman Tekin
İmsak | 06:23 | ||
Güneş | 07:51 | ||
Öğle | 12:55 | ||
İkindi | 15:26 | ||
Akşam | 17:49 | ||
Yatsı | 19:12 |