Tekstilin dönüşümünde Bursa örnek olacak
İklim değişikliğiyle gündeme gelen çevreci ve sürdürülebilir üretim çalışmaları Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ile hız kazandı. İhracatının yüzde 70’ini AB ülkelerine yapan Türk tekstil sektörü dönüşüme uyum için gündemine sürdürülebilirliği aldı.
Türkiye’de tekstilin kalbinin attığı Bursa’da sektör temsilcileri hem üretimde hem de ürünlerinde çevreciliği ön planda tutan çalışmalarına hız verdi. Dönüşüme hızla adapte olan Bursa’daki tekstilciler çalışmalarıyla tekstilin dönüşümde öncü oluyor.
Dünya iklim krizinin olumsuz etkilerini her geçen yıl daha da yakından yaşıyor. Avrupa Birliği, bu krizin önüne geçebilmek adına kıtada karbon salımını 2030 yılına kadar yüzde 55 oranında azaltmayı ve 2050 yılında karbon – nötr ilk kıta olma hedefini açıkladı. Bunun için fabrika tesislerinden kullanılan ürünlere, otomobillerden enerji kaynaklarına kadar birçok konuda dönüşüm yaşanması öngörülüyor. Yeşil Mutabakat’la birlikte hız kazanan yeşil dönüşümden en çok etkilenecek sektörlerin başında gelen tekstilde de bu alandaki çalışmalar hız kazandı. Firmalar, verimli kaynak kullanımı, sürdürülebilir üretim, enerji verimliliği ve dijitalleşme yatırımlarıyla dönüşüme bir an önce adapte olmak ve ihracattaki güçlü konumlarını sürdürmeyi hedefliyorlar. Türkiye’de tekstilin başkenti olan Bursa’daki sektör temsilcileri yaşanan dönüşümü ve bu alandaki çalışmalarını EKOHABER’e anlattı.
Pınar T. ENGİN
UTİB YK Başkanı
Firmalarım dönüşümün bilincinde
Bildiğiniz gibi iklim, insanlık tarihinde hiç görülmedik bir şekilde bozuluyor. Bazı bilim insanları bunu 20. Yüzyılın ikinci yarısında gördü ve otoriteleri ikaz etmeye başladılar. Bu bozulma o kadar hızlı ki insanların ve diğer birçok canlının gelecekteki varlığını tehdit etme potansiyeline sahip. Gerekli önlemlerin zamanında alınmaması sonucunda yakın gelecekte çok farklı iklim koşulları ile karşılaşacağız, hatta karşılaşmaya başladık bile. Avrupa Komisyonu bu konuda önemli bir attı. Komisyon tarafından 2019 yılı sonunda kabul edilen Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Avrupa Birliği mevzuatında 2050 yılına kadar iklim nötrlüğüne ilişkin uzun vadeli hedefler belirlendi ve sera gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar 1990 seviyelerine göre yüzde 50-55 oranında azaltılması yönündeki hedefleri ortaya kondu.
Bu anlaşmayla amaçlanan, Avrupa Birliği’ni kaynakları daha verimli kullanan rekabetçi bir ekonomiye dönüştürmek. Bu sadece AB ülkelerini değil, aynı zamanda Avrupa ile ticaret ilişkileri olan herkesi etkileyecek olan bir mutabakat. Dolayısıyla Türkiye Tekstil sektörü yöneticileri olarak bizler de bu dönüşüm sürecini yakından takip ediyoruz. Döngüsel ekonomi ve yeşil mutabakat bağlamında güncel durum ve gelişmeleri tekstil sektörü özelinde ele alıyoruz. Ekonomimizi, dış ticaretimizi ve üretim süreçlerimizi önemli düzeyde etkileyecek olan bu kavramı iyi anlamak ve iş süreçlerimize uyarlamak hepimiz için önemli. Döngüsel ekonomi kavramı üzerindeki farkındalık düzeyi her geçen gün daha da yükseliyor. Yeşil mutabakatın gerekliliklerine ne kadar çok adapte olursak, hali hazırda güçlü olduğumuz pozisyonlarımızı o kadar daha geliştirme şansımız olacak.
Tekstil sektöründe faaliyet gösteren firmalarımız olayın bilincinde ve çevreci üretime her geçen gün daha fazla adapte oluyorlar. Biz Uludağ Tekstil İhracatçıları birlği (UTİB), Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB), Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ortaklığında kurduğumuz Bursa Teknoloji ve Koordinasyon Ar-Ge Merkezimiz (BUTEKOM) da özellikle çevreci üretim konusuna odaklanan eğitimler düzenliyoruz. Bu eğitimler kapsamında çevresel hassasiyet, doğal liflerin yetiştirilme süreçleri, sentetik ürünlerin üretim emisyonları gibi çok sayıda konuda firmalarımızı bilinçlendiriyoruz.
Ayrıca, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği olarak başlattığımız, Ekolojik Tekstiller konusunda bir URGE projemiz halen devam ediyor.
Amacımız: ekolojik verimlilik ilkesi ile doğru kaynak ve enerji kullanımını sağlayarak daha çevre dostu ve “sürdürülebilir” bir üretim sürecine geçilmesi ihtiyacı en kısa sürede yakalayabilmek. Projede yer alan 22 firmamızın bu alanlardaki yeterlilik ve kapasitelerini ölçerek sektörümüzün genel ihtiyaçlarına olacak katkılarını analiz ediyoruz.
Eko-etiketleme ve temiz üretim ilkelerine adaptasyonları için çalışmalar yapıyor, firmaların ortak hareket etmesini ve istişare etmesini sağlayarak sektördeki aktörler arasında gerekli iş birliği, koordinasyon ve iletişimi de güçlendiriyoruz.
Bunlara ek olarak BEBKA ile ortaklaşa İklim Değişikliğine Uyum kapsamında bir Avrupa Birliği Projesi başvurumuz var. Projenin onaylanmasının ardından KOBİ’lerimiz için özel eğitimler, danışmanlık hizmetleri, girişimcilik odaklı çalışmalar, mentorluk ayrıca gençlerle workshoplar vb. çalışmalarımız olacak.
Ayrıca sektör olarak 2021-2027 dönemini kapsayan IPA III programları kapsamında yürütülen projelerimiz var. TİM koordinasyonunda İTKİB tarafından yürütülen proje “Karbon emisyonlarının izlenmesi ve azaltılması için Türkiye Tekstil ve Konfeksiyon Sektörüne öncülük etmek” başlığı altında onay süreçlerini tamamladı.
Yeşil Mutabakat bağlamında genel olarak “Döngüsel Ekonomi” kavramı tekstil sektöründe çok önemli bir kavram ve bundan sonra hayatımızda daha fazla yer alacak. Sürdürülebilir ürün çerçevesi ile tek kullanımlık ürünlerin sınırlanacağı, ürünlerin erken kullanım dışı kalmasının ve satılmayan dayanıklı ürünlerin imha edilmesinin önleneceği bir dönem bekliyor bizleri. Kullan at mantığında çok önemli bir değişim olacak. Ürün tasarımı ve geri dönüşüm kavramları yeniden kullanma ve onarıma izin verecek şekilde değişecek. AB Sanayi stratejisinin bir parçası olan döngüsel ekonomi kavramı ülkemiz tekstil sektörünün de dönüşüm projesi olarak üretim ve kullanım süreçlerimizde hayatımızda daha fazla yer alacak.
Günümüzde insanlığın sonsuz şekilde her şeyi tüketme lüksü artık kalmadı. Zaman geçtikçe de bu konudaki şartlar giderek zorlaşacak. Bu yüzden bir değişime ihtiyaç var. Bunu ileriyi görüp kendi rızası ile yapmayanları gün gelecek şartlar buna zorlayacak. Yalnız bu değişim sadece sanayi ile sanayicinin bakış açısı ile olabilecek bir şey değil. Total bir değişim gerekli. Burada tüketicinin de bakışının değişmesi gerekiyor.
Nilüfer ÇEVİKEL
DOSABSİAD YK Başkanı
İlk adımı atan sektörüz
Bursa, tekstil alanında öncü ve lokomotif bir şehir. Sektörün en önemli temsilcileri ve güçlü üreticileri, burada. İş dünyasının gündeminde uzun süredir AB Yeşil Mutabakatı’na uyum konusu yer alırken Bursa’da da durum farksız. Eğer gerekli aksiyonları hızlıca alırsak ve sürece uyumu hızlıca tamamlayıp Bursa başta olmak üzere tekstil sektöründe yeşil üretimi eksiksiz hayata geçirirsek Avrupa pazarının imalat merkezi olma konumumuz daha da güçlenecek. Türkiye, tekstil sektöründe Avrupa'nın ikinci, dünyanın beşinci büyük ihracatçısı. Dolayısıyla yeşil ekonomiye geçiş noktasında kritik rolde. Sürdürülebilirlik konusunda da ilk adımı atan sektördür tekstil. Yılın ilk yarısında 6,2 milyar dolar ile tüm zamanların en yüksek ihracatını gerçekleştiren tekstilde, ‘sürdürülebilir tekstil’ vizyonu tüm sektörde tabana yayılmak isteniyor. Türkiye’nin bu kadar önemli bir konumda yer almasında birinci derecede etkili olan Bursa, yeşil dönüşüm ve dijitalleşme konularında ne kadar çok çaba gösterirse o kadar büyük sıçrama yapacak ve AB için vazgeçilmez olmayı sürdürecektir.
Ülkemiz son dönemde yeşil üretim ve sıfır atık konularında büyük ilerleme kaydetti ama daha fazlasını yapmamız şart. Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi DOSAB; tekstil, otomotiv, makine, hazır giyim, kimya, gıda, metal gibi sektörlerde faaliyet gösteren pek çok üyeyi bünyesinde barındırıyor. 5 milyar dolarlık ihracat potansiyeline sahip olduğumuz için böyle dönüşümlerin gerektiğini çok daha önceden görerek dijitalleşme ve yeşil üretim alanında yatırımlarımızı yapmıştık. Çünkü sanayideki dönüşümler, küçümsenemeyecek derecede pazardaki konumunuzu belirliyor ve dengeleri değiştiriyor. Organize sanayi bölgeleri, ihracatın merkezi haline gelmişken Yeşil Mutabakat’a uyum sağlamak adına da pek çok adım atmış olduk. Öncelikle değişimin nasıl olacağını ve neler getireceğini üyelerimize daha iyi anlatabilmek adına alanında uzman isimlerle çevrimiçi toplantılar düzenleyerek bilgi kirliliğinin önüne geçmeye çalışıyoruz. Yeni dünya düzeninin gerektirdiklerini ve üretimin artık farklı bir şekil aldığını anlatmak için büyük çaba sarf ediyoruz. Sıfır atık ve su sorunu, DOSAB Başkanı Ersan Özsoy ve Yönetim Kurulu'nun da uzun süredir gündem maddelerinden biri. DOSAB; ciddi bir su sorunu yaşanacağını öngörerek, ülkemizde rol model olacak bir çalışmayı hayata geçirdi. Deşarj edilen suyun yüzde 40’a yakınını geri kazandıracak olan bu proje ile yer altı su kaynakları daha az kullanılacak ve DOSAB'ın bu çevreci yaklaşımı örnek olacak. Yenilenebilir enerji konusunda da DOSAB, kendi tesislerinin ihtiyacının yarısını karşılayan güneş paneli yatırımını yapmış durumda. Bu vizyoner projelerle hem doğayı korumayı, hem mutabakata uyum sağlamayı hem de örnek olmayı hedefliyoruz.
İklim krizinin ulaştığı boyutları ülkemizde son dönemde yaşanan doğal afetlerle de iyice farkına vardık. Sanayiciler olarak bu krizi yaratan faktörlerin önüne geçmek adına üzerimizde büyük sorumluluk hissediyoruz. Üretimin sürdürülebilir olması, geleceğimiz için çok büyük önem taşıyor. Tekstil, su ayakizi en yüksek sektörlerden biri. Bu yüzden altyapıları yenilemek, üretimde dijital yolları izlemek, en az karbon salımını yaparak üretimi sekteye uğratmadan çalışmak için yoğun bir çaba sarf edildiğini görüyorum. Ancak çoğu üreticinin tam anlamıyla mutabakata uygun hareket ettiğini söylemek zor. Bu, düşünülenden çok daha büyük bir değişim ve mutlaka bu dönüşüme AB’nin oluşturduğu fon dışında devletimizden de destek verilmesi gerekiyor. Verilen desteklerin AB pazarındaki ihracat oranımızı artırıp ülkemize katkı sağlanacağı unutulmamalı. Ülkemizin ihracat yükünü omuzlayan Bursa’ya ne kadar çok destek verilirse ülkemize katkımızın o kadar çok olacağı hatırlanmalı.
Sınırlı kaynaklarla sınırsız insan ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz ancak kaynaklarımızın sınırlı olduğunun son yıllara kadar pek de farkında değildik. İklim krizinin gelmiş olduğu nokta, artık geleneksel üretim çeşitleriyle devam edemeyeceğimizi gözler önüne serdi. Tekstil sektörü, yaşamımız gereği temel ihtiyaçlarımızdan olan giyinmeyi karşılıyor. Bu yüzden burada hayata geçirilecek değişimler, büyük kazanımlar olarak geri dönüşler sağlayacaktır. Sektörde atacağımız küçük bir adım, gerçekten de dünyamız adına büyük bir değişimin anahtarı olabilecek nitelikte. Tüm aşamaları sürdürülebilir ve döngüsel olarak planlamalıyız. Sıfır atık projesi, bu yüzden çok kıymetli. Zira atık yaratmaya artık kredimiz kalmadı. Çevreyi kirletecek ya da dünyamıza yarar sağlamayacak hiçbir adımı atmamamız gerekiyor. Yaşadığımız son doğal afetlerde adeta içimiz yandı. Dünyada da durum çok farklı değil. Bu iklim krizini yalnızca sürdürülebilir üretim yaparak ve izlediğimiz her yolda dünyamızın geleceğini düşünüp ilerleyerek aşabiliriz.
AB ile ticari ilişkilerimiz güzel bir aşamadayken, Yeşil Mutabakata hızla uyum sağlayarak bu güçlü dinamikleri daha da sağlamlaştırabiliriz. Bu fırsatı kaçırmamamız, pazarda varlığımızı hissettirmemiz ülke ekonomimiz ve dünyamızın geleceği için tahmin edilenden çok daha önemli. Bireysel bilinç düzeyimizi yükseltmeli, sanayi alanındaki bu köklü değişime ayak uydurmalıyız. Geç kaldığımız takdirde küresel çapta pazardaki payımız daralacağı gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılama noktasında da büyük sorunlar yaşayacağız.
Barış MERT
Korteks Genel Müdürü
Gelecek sürdürülebilirlik ve dijitalleşmede
Bugün geldiğimiz noktada şunu rahatlıkla söyleyebilirim; tekstil sektörünün geleceğini sürdürülebilirlikle birlikte dijitalleşme belirleyecek. AB Yeşil Mutabakatı uygulamalarının başlayacağı bu dönemde sürdürülebilirlik kriterlerine uyum sağlayamayan, fabrika ve operasyonlarını dijitalleştirmeyen firmalar ayakta kalamayacaklar. Döngüsel ekonomiye uyum sağlamayanların gelecekte var olabilmesi daha da güçleşecek. Korteks olarak bir yandan sürdürülebilirliği iş yapış biçimi haline getirirken bir yandan da tesislerimizi döngüsel ekonomiye uygun şekilde geliştirmeye devam ediyoruz.
Korteks olarak bir yandan sürdürülebilirliği iş yapış biçimi haline getirirken bir yandan da tesislerimizi döngüsel ekonomiye uygun şekilde geliştirmeye devam ediyoruz. Bu vizyon ile pandeminin getirdiği olumsuz koşullara rağmen 10 milyon dolar yatırımla devreye aldığımız Polimer Geri Dönüşüm Tesisi ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek %100 PET şişeden polyester iplik üretmeye başladık. Toplam 17000 m² kapalı alanda aylık 600 ton üretim kapasitesine sahip olan Polimer Geri Dönüşüm tesisimiz sayesinde bir yandan kaynaklarımızı verimli bir şekilde kullanırken bir yandan da her geçen gün daha da büyük bir küresel sorun haline gelen plastik atıkların yarattığı çevresel etkinin azaltılmasına katkı sağlayacağız. 1 Ton geri dönüştürülmüş iplik üretimi için doğada biyolojik olarak parçalanamayan, tüketici atığı olan yaklaşık 110.000 adet plastik şişenin azaltılmasına katkıda bulunacağız. Bu yatırım sayesinde döngüsel ekonominin doğası gereği enerji tasarrufu sağlayarak, sera gazı emisyonumuzu da azaltmış.Şeker kamışı, mısır gibi nişastası ile elde edilebilecek tüm kaynaklardan üretilebilen PLA (polilaktik asit) iplik üretimine başladık. Ayrıca klasik plastiklere alternatif ve biyolojik olarak parçalanabilmesi sebebiyle çevre dostu bir plastik materyal olan PHA konusunda da araştırmalarımız devam ediyor. Tamamen bakterilerden üretilen, iplik üretiminde kullanılabilecek bir madde üzerine PHA alanında Tübitak desteği ile Uludağ Üniversitesi koordinatörlüğünde iş birliğimiz sürüyor. İstanbul Üniversitesi ile PLA üretimi için bir iş birliğimiz var. TÜBİTAK proje başvurusunu yaptık ve bütçemizi aldık. Farklı polimer elde etmek için çalışmalarımız da devam ediyor.
Yaşam döngüsü analizi yaparak, ürünlerimizin çevreye bıraktığı ayak izlerini ölçümlüyor ve iyileştirilmesi gereken hususlar üzerinde çalışıyoruz.
Sürdürülebilirliği, kurumsal önceliklerini destekleyen ve gelecekteki hedeflerimizi gerçekleştirme yönünde kilit önem taşıyan bir iş stratejisi olarak kabul ediyor ve ekonomik, çevresel, sosyal sürdürülebilirliği bir bütün olarak ele alıyoruz. Verimli, kârlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi gerçekleştirirken çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY/ESG) prensiplerini bunun ayrılmaz bir parçası olarak konumlandırıyoruz.
Çevreye ve insana olan saygının sürdürülebilir bir kalkınma için önemli olduğunun bilinciyle hareket eden bir kurum olarak, sürdürülebilirlik yaklaşımı doğrultusunda tüm proses ve iş yapış süreçlerimizi sürdürülebilir bir yaşam döngüsü içerisinde kurgulayarak, bu yaklaşımı A’dan Z’ye uyguluyoruz.
Korteks olarak, aynı zamanda sürdürülebilir bir büyüme ve başarının devamlılığı için paydaşlarımızla ve toplumla olan iş birliklerimizin uzun vadeli olması gerekliliğine inanıyoruz. Sahip olduğumuz sorumlu iş anlayışı kapsamında enerji ve doğal kaynakların korunması ve yaşam alanlarının güçlendirilmesi için üzerimize düşen görevi yerine getirmek için var gücümüzle çalışıyoruz.
Korteks çatısı altında hammaddeden, iş süreçlerine su ve enerji yönetiminden nihai ürüne kadar tüm aşamalarda sürdürülebilirliği 360 derecelik bir yaklaşımla yönetiyoruz. Zorlu Grubu’nda atıkları 2030'a kadar %50 oranında azaltma ve 2050'ye kadar da sıfır atık noktasına ulaşma hedefimiz var. Bu hedefler doğrultusunda Korteks olarak çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz.
Su tüketimiyle birlikte elektrik tüketimini de azaltacak birçok yatırım yapıyoruz. Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından düzenlenen ‘Sürdürülebilir İş Ödülleri’nde iki yıldır su ve enerji yönetiminde önemli projelerimizle ödül aldık ve bu alandaki başarılarımızı tescilledik. Daha da iddialı projeler geliştiriyoruz. Fabrikalarımızın enerjisinin önemli bir kısmını güneş enerjisiyle sağlamayı planlıyoruz. Korteks olarak yeşil dönüşüme hazırız ve Türkiye’de tekstil sektörüne bu konuda örnek olabilecek işlere imza atmayı sürdüreceğiz.
Şenol ŞANKAYA
Yeşim Grup CEO’su
Sürdürülebilirlik firma kültümüz oldu
üzere Avrupa Birliği pazarı, ülkemizin en büyük ticaret yaptığı pazar. Yakın zamanda da karbon emisyonunun 2050 yılına kadar sıfırlanacağı bir Avrupa ideali ile AB Yeşil Mutabakatına imza attılar. Bu mutabakatta tarımdan sanayiye temiz üretim için 2024’e kadar atılması gereken adımlara yer verildi. İşlerin öngörüldüğü gibi gitmesi halinde 2050’de AB coğrafyasından doğaya sera gazı salımı olmayacak. Bu hedef doğrultusunda Avrupa sanayiden tarıma, ulaştırmadan enerjiye kapsamlı bir dönüşüm gerçekleştirme hedefinde. Ayrıca söz konusu dönüşümün finansmanı için de çok önemli bir kaynak ayrılmış durumda. AB’nin çevre ve üretimle ilgili bu hedefleri Türk iş dünyasını da fazlasıyla etkileyecek, özellikle de bir sanayi şehri konumundaki Bursa’yı. Bu kriterlere uyum için Ticaret Bakanlığı tarafından Yeşil Mutabakat Eylem Planı yayımlandı. Bu eylem planına göre biz sanayicilere ve ilgili STK’lara önemli görevler düşüyor.
Bence ülkemizdeki tüm endüstri dünyası temsilcilerinin özellikle de tekstil sektörünün en önemli gündem maddesi sürdürülebilirlik olmalı. Hazır giyim sektörü açısından sürdürülebilirlik; bir taraftan sorumlu bir moda anlayışını diğer taraftan da geri dönüşüme dayalı ürünler, şeffaf bir tedarik zinciri ile çevre ve insan dostu üretim gibi önemli başlıkları içeriyor. Öte yandan işin verimli enerji kullanımı, susuz üretim, alternatif malzeme ve taşıma modelleri gibi alt bileşenleri de var. Tekstil ve hazır giyim endüstrisi dünyada yılda 1.2 milyar ton karbon emisyonuna neden oluyor. Üretim ve ihracat hacmine göre karbon salınımında Türkiye birçok ülkeye göre biraz daha iyi durumda sayılabilir. Türk tekstil ve hazır giyim endüstrisinin 2018’deki toplam karbon salınımı ise 600 bin ton seviyelerindeydi.
Her ne kadar içinde bulunduğumuz pandemi döneminde bu konunun değeri daha iyi anlaşılmış olsa da konu aslında uzun zamandır dünyanın ana gündem maddelerinden biri. Yeşim olarak biz uzun yıllardır sahip olduğumuz SA8000 ve OEKO-TEX SteP gibi sosyal uygunluk ve sürdürülebilirlik sertifikası standartlarıyla yol alıyoruz. Söz konusu sertifikalarımızın devamlılığı noktasında da her yıl düzenli olarak denetleniyoruz. Ancak karbon emisyonunu düşürme hatta belirli bir ölçekte sıfırlama konusu çok büyük çaba ve radikal adımlar gerektiriyor. Bu anlamda grup olarak bizim de almamız gereken yol var. Bursa sanayisinin de bu anlamda büyük bir sınav vereceği aşikar.
Dünya markalarına üretim yapan bir grup olarak ilgili çevre projelerimizi bir terzi hassasiyetiyle işlemeye çalışıyoruz. Üretim kapasitemizi geliştirirken çevre hassasiyetinden hiçbir zaman taviz vermiyoruz. Attığımız adımlarda her zaman sosyal uygunluk, sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk kavramlarını önceliklendiriyoruz. Bundan hareketle özellikle enerji yönetimi ve çevreye dost üretim çalışmalarımızı Enerji ve Çevre Politikamıza göre şekillendiriyoruz. Çevre dostu sürdürülebilir faaliyetlerimizle, enerji dostu projelerimizle, atıkları azaltma ve geri kazanım çalışmalarımızla üretimin her aşamasında doğaya zarar vermemeyi kendimize ilke edinmiş durumdayız.
Kurulduğumuz ilk günden bu yana sosyal sorumluluklarımıza sahip çıkarak, “Yeşil Fabrika” anlayışı doğrultusunda üretim yapmayı, çalışanlarımıza, müşterilerimize, fasonlarımıza ve tedarikçilerimize yani kısaca tüm paydaşlarımıza örnek olmayı ve toplumu da bu konuda bilinçlendirmeyi hedefliyoruz. Firmamız bu anlayışı uzun yıllardır tüm iş süreçlerine entegre etmiş durumda.
Ev tekstili bölümünde karbon performansları iyileştirme girişimi sistemine (CPI2) 2014 yılında kaydımızı yaptırdık. CPI2, iklimlerin korunmasında aktif öncüler olmayı amaçlayan Avrupalı perakende şirketlerinin bir girişimi olarak öne çıkıyor. Yeşim müşterilerince de desteklenen bu iyileştirme sistemi, sistematik olarak enerji maliyetlerini düşürmeyi ve karbondioksit (CO2) emisyonlarını azaltmayı hedefliyor.
Bu kapsamda firmamız 2016 yılında fabrika verilerini online olarak sisteme girmiş ve verilere göre online iyileştirme tavsiyeleri almıştı. Yeşim bu kapsamda 2017 yılında başlattığı çalışmalar sonrası 2018 yılında karbon performanslarında yüzde 3, 2019 yılında yüzde 5 ve 2020 yılında da yüzde 1 oranında iyileşme kaydetti. Karbon emisyonu konusunda hedefimiz, 2025 yılına kadar söz konusu değerimizi yüzde 40 - 50 oranında azaltmak. Belirlediğimiz ve üzerinde çalıştığımız çok sayıda enerji tasarrufu projemiz var. Özellikle son teknoloji buhar kazanlarımızın yenilenme projesiyle karbon emisyon rakamlarımızı oldukça düşürmeyi hedefliyoruz. Ayrıca son teknoloji enerji ve su tasarrufu makine yatırımlarımızla, dış aydınlatmalarda güneş enerjisi kullanmak suretiyle emisyon oranlarımızı düşürme çalışmalarımız var. Elektrik tedariğimizi hidroelektrik santralden sağlamaya devam ederek de bu konudaki emisyonu azaltma hedefimizi destekliyoruz. Firmamızdaki makinelerin mevcut motorlarını revize ederken IE4 verimli motorlarla değiştirmeye devam ediyoruz. Daha ekolojik kimyasal kullanımını arttırarak enerji tasarrufu sağlıyoruz. Böylelikle emisyonlarımızı düşürüyoruz. Düz boya makinelerinin izolasyonlarına devam ediyoruz. Tüm mevcut projelerimizi realize ederek 2025 yılına kadar söz konusu hedefimize ulaşmayı amaçlıyoruz.
Daha önce de belirttiğim gibi sürdürülebilirlik bizde üretimin her aşamasında kendini hissettiren ve firma kültürü haline gelmiş bir kavram. Türkiye’de sürdürülebilir üretim yapmanın en önemli taahhütlerinden biri olan OEKO-TEX SteP Sürdürülebilir Tekstil Üretimi belgesine sahibiz ve bu belgenin devamlılığını her yıl sağlıyoruz. İlgili denetimler sonucu çevreye duyarlı ve sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ederek üretim yaptığımızı bir kez daha kanıtlamış olduk. Sürdürülebilir üretim koşullarının kapsamlı analizi ve değerlendirmesi ile başlayan bu denetimlerde dikkat edilen altı konular kimyasallar ve kullanımları, çevre koruması, çevre yönetimi, sosyal sorumluluk, kalite yönetimi, sağlık ve güvenlik olarak öne çıkıyor. Ayrıca GOTS (Global Organic Textile Standart), OCS (Organic Content Standart), GRS (Global Recycled Standart), RCS (Recycled Claim Standart) ve BCI (Better Cotton Initiative) belgelerine de sahibiz. Bu belgeler de sürdürülebilir tekstil üretimimize destek veriyor. Üretimden kaynaklı atıkların yönetimi noktasında önemli bir organizasyonumuz var. Gerekli döngünün sağlanmasına büyük önem veriyoruz. Bununla birlikte sıfır atık (Zero Waste) yaklaşımına da sahibiz. Müşterilerimizle ortak çalışmalar yaparak üretimde sıfır atık felsefesi adına da önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
Sürdürülebilir tekstil konusuyla ilgili olarak yürüttüğümüz bir de sosyal sorumluluk çalışmamız oldu. İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz “Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Harekete Geç!” projesi ile üniversite - sanayi iş birliği adına örnek teşkil eden bir çalışmaya imza attık. Genç moda tasarımcılarının doğa dostu tasarımlarla sürdürülebilir bir gelecek için harekete geçirilmesi ve sürdürülebilir modayla ilgili farkındalık ve bilinç oluşturulması adına yola çıkan proje iki ayaklı olarak kurgulandı. Projenin birinci ayağında İEÜ Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Tekstil ve Moda Tasarımı Bölümü 4. sınıf öğrencileri, hızlı modanın tüketim çılgınlığına karşı, dönüştürülebilir giysi, sıfır atık, yavaş moda gibi akımlardan da ilham alarak koleksiyonlarını oluşturdu. Tasarımlarında giysinin şeklini değiştiren düğme ve fermuar sistemleri, geri dönüşüme uygun, zararlı kimyasal içermeyen ve atık kumaşlar kullanan öğrenciler, sürdürülebilir bir dünya için önemli bir adım atmış oldu. Yeşim Tasarım Müdürü Nergis Melek Akıncı ile Moda Tasarım Uzmanı Dilara Gezer’den “Moda ve Sürdürülebilirlik” kapsamında çevrimiçi eğitimler alan 19 öğrenci, 228 giysi tasarladı.
Projenin ikinci ayağı, 2020-21 akademik yılı bahar döneminde Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi (GSTF) Görsel İletişim Tasarımı Bölümü 1. sınıf öğrencileriyle sürdürüldü. Proje kapsamında öğrencilere sürdürülebilir moda ve plastik kullanımının dünyaya etkisi, baskı teknikleri ve görsel iletişim tasarımı konularında Yeşim yöneticileri tarafından eğitimler verildi. Öğrenciler aldıkları eğitimler sonrası sürdürülebilir gelecek temasıyla doğadaki plastik atıklardan etkilenen hayvanlara dikkat çekmek için özel figürler tasarladı. Hazırlanan çevreci tasarımlar, Yeşim tarafından sağlanan bez maske ve çantalar üzerine basıldı.
Günümüzde sera gazı emisyonlarının her geçen yıl büyüyen ivmesi, içinde bulunduğumuz vahim durumu gözler önüne seriyor. Karbon emisyonunu azaltmak enerji üretilen kaynakların değiştirilmesi ile mümkün olabilir. üzer tekstil sektörü de üretimde en fazl su tüketen sektör durumunda. Daha doğal kaynaklarla üretemezsek ve mevcut kaynaklarımızı da hızla tüketirsek, dünyamızı da yok etmiş olacağız. Dünyanın kendini restore edebileceği kabul edilebilir sınır da aşılmış durumda. Yani üretim yöntemlerimiz mevcut konvansiyonel sistemlerle sürerse evimiz dediğimiz bir dünya olmayacak. O yüzden bir an önce gerekli tüm önlemleri almak ve karbon emisyonlarını düşürmek adına hepimize büyük görevler düşüyor. Hepimizin tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmesi gerekiyor. Sürdürülebilir bir yaşam bakış açısı geliştirmeyi de son derece önemsememiz gerek.
Osman Canik
Elvin Tekstil YKÜ
Üretimimizde geri dönüştürülmüş iplik kullanıyoruz
Bursa’daki tekstil firmalarının AB Yeşil Mütabakatı’na uyum sağlaması, firmaların doğanın ve çevrenin korunmasını ön planda tutan bir üretim anlayışını benimsemesini sağlayacak. Bu kapsamda tekstil sektörü atık suların geri kazanımı, sektörün enerji tüketiminin azaltılması, geri dönüşüm gibi birçok önemli konuda somut adımlar atacaktır.
Elvin Tekstil olarak plastik atıkların doğaya çok zararı olduğunun farkındayız ve son yıllarda ürün gamımıza plastik atıklardan geri dönüştürülerek üretilmiş ürünleri ekledik. Bu sayede bu atıkların doğaya zarar vermesinin engellenip ekonomiye katkı sağlanmasına destek olmayı amaçlıyoruz. İlave olarak; makinaları soğutmak için kullandığımız suyu tekrar işletmemizde sıcak su olarak kullanacak sistemler tasarlayarak doğalgaz tasarrufu sağlamış bulunmaktayız.
Her yıl ürün gamımızdaki geri dönüştürülmüş ipliklerden tasarlanmış ürün sayısını arttırıyoruz. Pet şişelerden geri dönüştürülmüş ürünlerden yapılan özel perdelik ve döşemelik kumaş koleksiyonları hazırlıyoruz. Tekstil atıklarımızı geri dönüşümde kullanılabilmesi için geri dönüşüm firmalarına veriyoruz.
Tekstil sektörü dünyada en fazla kirliliğe sebep olan ikinci sektör olup, dünyadaki su kirliliğinin yüzde 20’sine ve karbon salınımının yüzde 10’una sebep olmaktadır. Her yıl 21 milyar ton çöp tekstil endüstrisi tarafından üretilmektedir. Hatta doğal elyaflar söz konusu olduğunda; 1 kilogram pamuk üretebilmek için 20.000 litre su harcanması gerektiği için tekstil endüstrisi doğal kaynakların harcanmasında da büyük rol oynamaktadır. Dolayısı ile tekstil sektöründe sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için sektörün çevreye verdiği zararın ve doğal kaynak kullanımının minimuma indirilmesi çok önemlidir. Bu amaçla tekstil kuruluşlarının atık yönetimi yaparak ve geri dönüştürülmüş ürünlere ağırlık vererek çevreye verdikleri zararı minimize etmeleri hem tekstil sektörünün hem dünyanın sürdürülebilirliği için hayati önem taşımaktadır.
Biz; Elvin Tekstil olarak hem tekstil sektörünün hem de dünyanın sürdürülebilirliği için üstümüze düşen görevleri yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.
Arzu IŞIKSOY
Işıksoy Tekstil YKÜ
Karbon ayak izini azaltıp, enerji verimliliğini artırıyoruz
Avrupa Komisyonu tarafından iklim ve çevre sorunlarına çözüm getirilmesi hedeflenen AB Yeşil Mutabakatı; temiz, döngüsel bir ekonomiye geçerek kaynakların verimli kullanımını artırmayı, biyolojik çeşitliliği eski haline getirmeyi ve kirliliği azaltmayı öngörmektedir. Bu mutabakatın uygulanmasında her sektöre çok önemli sorumluluklar düşmektedir. Tekstil sektöründe ülkemizin önde gelen şehirlerden biri olan Bursa, tüm bu politika değişikliklerini kuşkusuz benimseyecektir. Tüm bu politika değişiklikleriyle birlikte hazır giyim ve tekstil sektörleri üretim sürecinden ürün yaşam döngüsünü tamamlayıncaya kadar sürdürülebilir bir yapıya kavuşacaktır. Bu politikayı benimseyemeyen şirketlerin ne yazık ki önümüzdeki 10 sene içerisinde belki de isimleri piyasadan silinecektir. Çevreye daha duyarlı, sürdürülebilirliği destekleyen ve benimseyen firmaların sayıları artacaktır. Bununla birlikte gümrükte karbon vergisi ihracat yapan firmalara önemli bir gider kalemi olarak etki edecektir.
Ülke olarak ihracatımızın yarıya yakınını AB’ye yapmaktayız ve bu gereklilikleri karşılamazsak pazardaki yerimizi koruyamaz, kaynaklarımızı etkin kullanamayız.
Kimyasal madde kullanımı, su ve enerji tüketimi, üretim sonrası oluşan atıklar çevre için her zaman endişe unsurları olmuştur. Işıksoy Tekstil A.Ş. olarak, üretimin her aşamasında iyileştirme prosesleri oluşturarak bu olumsuz etkileri en aza indirmek için yoğun çaba sarf ediyoruz.
Çevrenin korunmasına katkıda bulunmak amacıyla Küresel Geri Dönüşüm Standardı (GRS) sertifikası doğrultusunda geri dönüştürülmüş malzemelerden elde edilmiş sürdürülebilir kumaş üretimi ve Küresel Organik Tekstil (GOTS) sertifikası doğrultusunda da organik kumaş üretimi gerçekleştirmekteyiz.
Atıkların kaynağında türlerine göre ayrıştırarak değerli bir ham madde olarak, geri kazanım ve geri dönüşümle beraber etkin bir atık yönetim sistemi uygulamaktayız. İşletmemiz haziran 2021’den itibaren Sıfır Atık Belgesi’ni almıştır.
Baca emisyonlarının hava kirliliğine olumsuz etkilerini azaltmak için gerek proseste, gerek kullanılan yakıt türünde gerekse baca çıkışında zararlı emisyonları kontrol altında tutmak amacıyla işletmemizin Ar-Ge bölümü ve üniversite İşbirliği ile beraber yerli ve milli misyonu çerçevesinde kendi baca filtremizi ürettik.
Karbon ayak izini en aza indirirken enerji verimliliğini de en üst seviyeye çıkarmayı hedeflemekteyiz. Sıcak proseslerimizde, enerji hatlarında ısı yalıtımı çalışmalarımızı gerçekleştirdik. Enerji hatlarımızda kayıp kaçakların tespiti ve makine revizyonları yapıldı.
Su ayak izinde proseslerde izlenebilirlikle alakalı çalışmalar başlatıldı. Bu çalışmalar çerçevesinde fazla tüketim yapan proseslerde iyileştirmeler gerçekleştirildi. Çalışanların bilincinin artması amacıyla eğitimler düzenlendi.
Çalışma alanlarında ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi standardının gözetilmesine, seçtiğimiz malzemelerde yasaklı kimyasal olmamasına, geri dönüşüm ile atıkların tekrar hammadde olarak üretime kazandırılmasına, atık yönetiminin eksiksiz uygulanmasına, her yapılan yatırımımızın sürdürülebilirlik çerçevesinde olmasına dikkat ediyoruz.
Bu vizyonumuz kapsamında GRS, GOTS ve OEKO-TEX STANDARD 100 belgelerimiz kapsamında üretimimizi gerçekleştirmekteyiz.
2020 yılında 200 kadın çalışanımız adına TEMA Vakfı’na fidan bağışı gerçekleştirdik.
Atık yönetimimiz ile 17.000 ağacın kesilmesine engel olduk.
“Üretirken tüketmemek” misyonu ile gelecek nesillere güzel, temiz bir çevre bırakmak için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bugünün ihtiyaçlarını karşılarken gelecek nesillere karşı taşıdığımız sorumluluğun farkında olarak yaptığımız işlere de bunu yansıtıyoruz.
Yiğit Durak
Durak Tekstil YKÜ
Geri dönüştürülmüş ürün portföyümüzü çeşitlendiriyoruz
Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı 2050 yılına kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanmasını öngörüyor. Bunun yanı sıra, ekonomik büyümenin kaynak kullanımına bağlılığının sona ermesi (decoupling) ve kimsenin veya hiçbir bölgenin geride bırakılmamasını temel hedef olarak belirliyor. Doğa ile barışık bir ekonomik büyüme stratejisi belirleyen bu mutabakat ve oluşan standartlar temelde AB üyesi ülkeler için öngörülse de AB ile ticari, sosyal ve kültürel ilişkiler içindeki ülkeler için de bir yol haritası oluşturuyor. Doğa üzerinde en fazla etkisi olan sektörlerin başında tekstil geliyor. Hem kaynak kullanımı hem de doğaya salınan kimyasal ve gazlar göz önünde bulundurulduğunda Yeşil Mutabakat sürdürülebilir bir endüstriyi zorunlu hale getiriyor. Sınırlı doğal kaynakların korunmasının yanı sıra, sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş ve karbon ayak izinin azaltılması için yenilikçi prosesler ve teknolojiler son yıllarda ciddi olarak gelişme gösterdi. Türk tekstil endüstrisinin ana pazarları arasında AB bölgesi her zaman ilk sırada yer almaktadır. 2021 yılının ilk 6 ayında AB üyesi 27 ülkeye yapılan tekstil ihracatı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %46,7’lik artışla 2,9 milyar dolar değerine ulaştı. Bu 6,1 milyar dolar değerindeki tüm tekstil ihracatımızın %46,7’sini oluşturuyor. Bu bağlamda, AB pazarıyla güçlü bağlarımız nedeniyle AB’nin belirlediği sürdürülebilirlik ve çevre kriterlerinin Türk tekstil endüstrisini de dönüştürmeye başladığını söyleyebilirim.
Durak Tekstil geliştirdiği ve ürettiği dikiş ve nakış iplikleriyle küresel pazara tedarik sağlıyor. Ana pazarlarımız arasında AB üyesi ve Avrupa bölgesindeki ülkeler ciddi oranlarda yer alıyor. Dolayısıyla Avrupa pazarındaki gelişmeleri çok hassas bir şekilde takip ediyor ve bu doğrultuda politikalar geliştiriyoruz. Kendimizi gerek ham madde kullanımı gerekse üretim süreçlerinde daha fazla sürdürülebilir bir tekstil firması olarak konumlandırıyoruz ve bu konuda önemli çalışmaları başlatmış bulunuyoruz.
Doğal kaynakların korunması çerçevesinde, bir iplik üreticisi olarak elyaf tedarikinde yeni çözümler geliştirdik. İlk geri dönüştürülmüş (recycled) ipliklerimizi geçen yıl pazara sunduk. 1 kg geri dönüştürülmüş iplik üretimi için yaklaşık 30 adet pet şişe kullanılıyor. Plastik atıkların ortadan kaldırılması ve ekonomiye kazandırılması bağlamında da bu ürünler ciddi bir öneme sahip. Atık pet şişelerin ekonomiye geri kazandırılması ciddi bir kirliliği de ortadan kaldırmaya katkı sağlıyor.
Hem dikiş hem de nakış uygulamalarında kullanılan yüksek kaliteli polyester ürünlerimizin tümünü recycled olarak da tedarik edebiliyoruz. Geri dönüştürülmüş PET şişelerden elde edilen elyaflardan üretilen bu ipliklerimiz virjin elyaflardan ürettiğimiz ipliklerle aynı kaliteye sahip bulunuyor. Şu anda toplam satışlarımızın yüzde 5’ini oluşturan geri dönüştürülmüş ürünlerimizin ciromuzdaki ağırlığının önümüzdeki dönemde daha fazla artacağına inanıyoruz. Bu kapsamda biz geri dönüştürülmüş ürün portföyümüzü çeşitlendirmeyi sürdürüyoruz.
Sürdürülebilirlik konusunda Birleşmiş Milletler Global Compact girişimine üye olduk. 70’in üzerinde ülkede aktif olan bu girişim; insan hakları, çalışma standartları, çevre ve yolsuzlukla mücadele alanında önemli sorumlulukları dile getiriyor. Halihazırda bu girişimin birçok sürdürülebilirlik kriterini karşılamış olduğumuzu görmek bizleri mutlu etti. Diğer kriterleri de tam olarak karşılamak için ciddi altyapı çalışmaları yürütüyoruz.
Sürdürülebilirliğe kişilerden bağımsız, kurumsal bir bakış açısıyla yaklaşmak için Sürdürülebilirlik Komitesi kurduk. Bu komide temel sorunları ve bu çerçevede alınacak aksiyonları belirleyerek bize bir yön çiziyor. Bu sayede tekstil sektöründe öncü birçok adımı atmış bulunuyoruz.
Durak Tekstil’in bütün üretim süreçlerinde ve tesislerinde %100 yenilenebilir enerji kullanıyoruz. Enerjinin yanı sıra su kaynaklarının korunması için de önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Rakamlarla söyleyecek olursak, 2015-16 döneminde 1 kg ürün için 60 litre üzerinde su tüketimimiz varken, günümüzde bu oran 40 litre civarına düştü. Boyahanemizdeki RFT (İlk Seferde Doğru) oranımız ile su tüketimimizi daha aşağı seviyelere çekmeye dönük çalışmalarımız sürüyor. Su arıtma konusundaki yatırımlarımızla daha şeffaf ve temiz su salınımı oranlarımızı artıracağız. Bu çalışmalarımız sayesinde kullanım sonrası doğaya saldığımız suyun pH dengesi neredeyse içme suyu ile aynı oranda olacaktır.
Üretim süreçlerinin şeffaflaştırılmasına dönük küresel pazarda ciddi bir talep var. Bu nedenle biz ham madde kullanımından, üretimine ve pazara sunulmasına kadar bütün süreçlerimizi belgelendiriyor, gerekli sertifikaları alıyoruz. Böylece müşterilerimize talep ettikleri güveni ve konforu sunuyoruz. Reach yönergesine uygun şekilde üretilen ürünlerimizde tehlikeli tekstil kimyasalları bulunmuyor. Ayrıca sahip olduğumuz Oeko-Tex 100 sertifikamızı her yıl Hohenstein Enstitüsü aracılığıyla yeniliyoruz.
Tekstil endüstrisi küresel ölçekte en önemli iş kollarının başında geliyor. Tekstil, giyim ve moda endüstrileri sürdürülebilirlik bağlamında geleneksel üretim süreçlerini tekrar gözden geçirmek zorundadır. Doğal veya yapay elyafların üretimi ve kullanımından, iplik ve kumaşların üretimine, konfeksiyon ve perakende ayaklarına kadar bütün süreçlerde izlenebilirlik temel kriter haline geliyor. Bu konuda yapılacak çalışmaların pahalı olduğunu söylemek doğru olmayacaktır. Çünkü bu yatırımlar yapılmaz ve gerekli adımlar atılmazsa daha pahalıya mal olacak sonuçlarla bütün dünya olarak yüzleşmek zorunda kalacağız. Doğaya saygılı bir endüstriyel üretimin kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunun bilincindeyiz. Doğa ile vahşi endüstrileşme savaşında kazanan olmayacaktır.
Durak Tekstil olarak sürdürülebilir bir tekstil üretiminin mümkün olduğuna inanıyoruz ve bu yöndeki vizyonumuz ve stratejimizle hareket ediyoruz. Ürün portföyümüzü geliştirmeye ve genişletmeye devam ederken, çevre üzerindeki etkimizi en aza indirmeye, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik kriterlerini iyileştirmeye odaklanmış bulunuyoruz.
Fabrikamızın bulunduğu bölgede ciddi ağaçlandırma çalışmaları gerçekleştirdik. Ayrıca
merkezimiz olan Bursa Keles’te bir kütüphane oluşturarak eğitime katkı sağlarken, çocuklara bilgisayar ve benzeri eğitim desteklerimiz de oluyor. Cinsiyet eşitliği konusunda net bir tavrımız var. Bu bağlamda halen çalışanlarımızın %65’ten fazlasını kadınlar oluşturuyor. Kadınlar hem üretim hem de yönetim ve karar alma süreçlerinde etkin konumlarda bulunuyorlar.
2018 yılında Bursa’daki fabrikamızda açtığımız AR-GE merkezimiz hem yenilikçi ürünler geliştirmeye hem de üretim süreçlerimizi daha verimli ve çevreci hale getirmeye yönelik önemli çalışmalar yürütüyor. Geleceğe odaklanan bir sürdürülebilirlik vizyonuyla hem çevremizi koruyoruz hem de toplumumuzun gelişimine katkı sağlıyoruz. 2022 yılında almayı planladığımız Turquality belgesi ile markalaşma sürecimizde ve vizyonumuzu yansıtmada önemli bir noktayı geçmiş olacağız.
Fatma AYYILDIZ
Befase Tekstil YKÜ
Yeşil ekonomi ulusal geliri artıracak
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın (AYM) temel bileşenlerinin merkezinde AB ekonomisinin sürdürülebilir bir gelecek için dönüştürme amacı yatıyor. Bununla uyumlu olarak AYM 2050’de AB’nin iklim-nötr olması hedefiyle sera gazı emisyonlarının belirli bir program dahilinde azaltılması hedefini içeriyor. Bu salt bir çevre stratejisi değil, ülkemizi de yakından ilgilendiren yeni bir uluslararası ticaret sistemi ve iş bölümünü kurgulamaktadır.
Türk tekstil sektörü de eylem planıyla kalıcı bir dönüşüm sağlayarak küresel ihracattaki pazar payını daha da arttırmayı ve AYM normlarına üst düzey uyumu hedeflemektedir. Sektörlerin karbonsuzlaşması, uluslararası rekabet düzeyini korumamız açısından önemlidir. Üretimde karbonsuzlaşma süreciyle birlikte güçlenecek teknoloji ve finans sektöründe yeşil teknoloji ve sürdürülebilir finansman modelleri gibi önemli fırsatlar yaratacağını öngörmekteyiz.
Sektörümüz Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine ivme kazandırabilir. Döngüsellik kapsamında tekstil atıklarının toplanması, ayrıştırılması, geri kazanımı ve dönüştürülmesi kapsamında yerel yönetimler ve markalar ile iş birliği çalışmaları planlanacak, karbon emisyonunu azaltmaya yönelik yol haritaları hazırlanacaktır. Bunun yanı sıra boyahane ve diğer işletmelerde su ve enerji tüketiminin asgariye indirilmesi için finansal kaynak yaratmak üzere girişimlerde bulunulacaktır.
Türkiye’nin yeşil ekonomiye dönüşümü senaryosu ile ulusal gelir yüzde 2,8 oranında artacak, cari açıkta yüzde 13’ü aşan; karbon emisyonlarında ise yüzde 21’e yaklaşan oranlarda düşüş görülecektir. Bununla beraber çalışmalar sosyal refahın da bu bağlamda artmakta olduğunu ortaya koymaktadır.
Tekstilde doğal ham madde kullanımı pestisit, kimyasal ilaç ve böcek zehri ve kimyasalların azaltılması, geri dönüşümün üretime dahil edilmesi, atıkların azaltılmasına yönelik sistemlerin kurulması hem ekolojik hem de ekonomik açıdan katkılar sağlayacaktır. Ekolojik temelli üretimde; öncelikle çevreci uygulamaları desteklenerek daha sonrada yapılan doğru maliyet analizleriyle riskler azalır, kar oranlarının yükselmesi sağlanır.
Firma olarak sektörümüzün sürdürülebilirlik alanındaki örnek çalışmalarını tabana yaymak, firma çalışanlarımızı sıfır atık, enerji tüketimi ve döngüsel ekonomi alanında bilinçlendirmek, marka algısını tüm dünyada yükseltmek, ulusal ve global fon kaynaklı projeler gerçekleştirmek en önemli önceliklerimiz arasında yer almaktadır. Firmamızın sürdürülebilirlik vizyonunu arttırmayı ve küresel ihracatta daha üst basamaklara ulaşmayı hedefliyoruz.
Bugün artık gelecek nesillerimize miras bırakılmak üzere teslim aldığım dünyamızın sürdürülebilir olmayan gelişimi tehlike sinyalleri vermektedir. Tüketici kitlemizin artık çevresel oluşum ve olgulara duyarlılığıyla birlikte, firmalarımızın bu konuda istekli olmasıyla çevreye duyarlı işletmeler çoğalacak, küresel çevre sorunları daha geniş kapsamda ele alınacaktır. Çalışmalarımıza yeşil ürün yeşil pazarlama adında yeni kavramlar eklenmiştir. Artık satın aldığı ürünün kendisine ve çevresine zarar verip vermediğini sorgulayan tüketici kitlesinin var olmasıyla üretim, Ar-Ge, pazarlama gibi alanlara olumlu yönde farklı bir boyut kazanmıştır.
Murat ZÜMBÜLYUVA
Akarca Tekstil YKB
Çevreci ürünler yaşam kalitesini yükseltecek
Geri dönüştürülmüş ürünler hayatımızın her alanına girdi. Önce giyim sektöründe sonrasında ise ev tekstiline girdi. Yurt dışında çalıştığımız birçok müşterimiz bu tarz ürünler sormaktaydı. Akarca Tekstil olarak son altı aydır bu tarz ürünlerin üretimi üzerine çalışmalara başladık. Ham madde konusunda özellikle iplik üreticilerinden bu tarzda destekler aldık. Perde konusunda recycle, anti bakteriyel ve yanmaz ürünler geliştirmeye başladık. Bu ürünler ev tekstili sektörünün yanı sıra otel, tiyatro gibi geniş mekan alanlarında da kullanılacak. Eylül ayındaki EVTEKS fuarında bu ürünlerimizin lansmanını yapacağız. Fuarımızda da bu konudaki son gelişmeleri yakından görme fırsatı yakalayacağız. Sürdürülebilir tekstil alanında ham madde sağlayıcıları ürünleri çeşitlendirdikçe biz de koleksiyonumuzu geliştireceğiz. Çevreye duyarlı ürünlerin üretiminin en önemli etkisi ise insanların yaşam kalitesinin artmasına sebep olacak. Gelecek nesilleri düşünerek bu tarz çalışmaları destekliyoruz.
İmsak | 06:21 | ||
Güneş | 07:49 | ||
Öğle | 12:55 | ||
İkindi | 15:27 | ||
Akşam | 17:50 | ||
Yatsı | 19:13 |