Koronavirüs salgını tekstil sektöründe üretimden satışa, kullanılan ham maddelerden teknolojiye kadar birçok alanda değişimin yaşanmasına sebep oldu. Dijitalleşmenin hız kazandığı bu süreçte, anti bakteriyel ürünler ve çevreci üretim gibi kavramlar da ön plana çıktı. Türkiye ihracatının lokomotiflerinden olan tekstil sektörü de bu sürece hızla adapte olarak, 2020’yi 7,3 milyar dolar dış satım başarısı elde etti. Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) bünyesindeki Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) de bu yılı 1 milyar doların üzerinde ihracatla tamamladı. “İhracat Gündemi” röportaj dizimizin konuğu olan UTİB Başkanı Pınar Taşdelen Engin, sektörün pandemiyle birlikte geçirdiği dönüşümü, tekstilin geleceğini, dijitalleşmeyi, alternatif pazar arayışlarını anlattı. Engin, “Pandemi ile iş yapış şekillerimizden, tüketici alışkanlıklarına, satıştan üretime kadar birçok alanda köklü değişiklikler görüldü ve bu değişim kesintisiz devam edecek. Teknolojiye uyum, yeni dönemde olmazsa olmazımız haline gelecek” dedi.
Sektörünüzün 2020 performansını yorumlar mısınız?
Büyük umutlarla girdiğimiz 2020, Çin’de başlayarak dünyanın dört bir yanına yayılan koronavirüs pandemisi ile beklenmedik bir yıla dönüştü. Bu süreçte günlük yaşamımızda da iş anlayışlarımızda da köklü değişiklikler yaşandı. Yaşanan değişim, çalışma ve üretim şekillerimizle birlikte tüketici alışkanlıklarını da fazlasıyla etkiledi. Türk tekstil sektörü temsilcileri olarak bu sürece hızlıca adapte olduk ve 2020’yi tüm zorluklarına rağmen başarıyla tamamladık. UTİB olarak 2020 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdik. Türkiye tekstil sektörü ihracatı da 7,3 milyar dolar oldu.
2021 için öngörüleriniz nelerdir?
Ocak ayında Türkiye tekstil ihracatı %8 arttı. Şubat ayında ise Türkiye tekstil ihracat artışı ise %15 oldu.
Dünya genelinde devam etmekte olan siyasi dalgalanmalar ve sağlık alanında yaşanan sorunlara rağmen bu süreçte ülkemiz, devletimiz ve sektörümüz başarılı bir sınav verdi. Yolumuza güçlü şekilde devam ediyoruz. Önümüzdeki dönemde pandeminin yanı sıra uluslararası platformdaki ambargo ve ticaret savaşlarının Türkiye’nin küresel rekabetçi yapısını çok fazla etkileyeceğini de düşünmüyoruz.
Sektör temsilcileri pandemi sürecine adapte olma konusunda başarılı olabildi mi?
Pandemi ile birlikte yaşamın ve dolayısıyla da tüketimin devam etmesi, yeni sürece hızlı adaptasyon zorunluluğunu beraberinde getirdi. Tekstil sektörü temsilcilerinin bu anlamdaki kolay adaptasyonu yılsonunda gerçekleşen ihracat rakamlarında kendisini başarı olarak gösterdi. Veriler, ne denli önemli bir başarının altına imza atıldığını gözler önüne seriyor. Türkiye bu dönemde maske önlük vb. kişisel koruyucu ekipman üretiminde kendine yettiği gibi, 2020 yılı boyunca Türkiye 100’ün üzerinde ülkeden tıbbi malzeme yardımı talebi aldı ve bunların birçoğuna yardım eli uzatan çok az sayıda ülkeden biri oldu. Bu anlamda pandemi sürecinde maske ve ekipman sıkıntısı çekmeyen nadir ülkelerin başında geldiğimizi söyleyebilirim. Bunda Türk tekstil ve hazır giyim sektörünün dinamik yapısının, entegre üretim sisteminin ve girişimci ruhunun payı büyük.
Pandemi döneminde ihracatın durmaması, tedarik zincirinin bozulmaması adına çalışmalarınız oldu mu?
Son yıllarda hızlanan teknolojik ivme, pandeminin zorunluluklarıyla birlikte adeta zirveye ulaştı. İş yaşamındaki dijitalleşme iş görüşmelerinden toplantılara, ticaretten ihracata, bilgilendirme toplantılarına ve hatta fuarlara kadar çok çeşitli alanlara yansıdı. Artık dünyanın sınırları daha da ortadan kalktı ve teknoloji sayesinde çok farklı coğrafyalara yerinizden kalkmadan rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Bu durum, yeni pazarları ve dolayısıyla da yepyeni bir düzeni ortaya çıkardı. Pandemi ile değişen tüketici alışkanlıklarını doğru okumak ve dünya pazarlarının talep ettiği kaliteli ve nitelikli ürünleri üretmek, artık elzem oldu. Değişen koşullara ve yeni normallere hızlıca ayak uydurarak etkinliklerimize ara vermeden devam ettik. Pandemi nedeniyle kapıların kapanmasıyla birlikte Ticaret Bakanlığı ve TİM’in hızlı aksiyonuyla birlikte fuarları ve ticari heyetleri dijital platformlara taşıyabildik. Ürünlerimizi ve firmalarımızı dijital platformlarda anlatırken gerekli B2B ilişkileri de aynı platformlar üzerinden kurabiliyoruz. Ticaret Bakanlığı ve TİM’in başlattığı bu dijital ihracat hamlesine ihracatçıların hızlı adapte olabilmesiyle de tüm dünya ekonomilerindeki küçülmeye rağmen ihracat rakamlarımızı koruyabiliyoruz. 15-17 Eylül tarihleri arasında yapılan Heimtextil Russia Dijital Edition’da; UTİB’in oluşturduğu ve sektörün önde gelen 19 firmasının ürünlerinin 3D Modelleme ile 360 derecelik açıyla kurgulandığı Turkish Textile Network (TTN) Dream Zone en çok takip edilenler arasında yerini aldı. Bunun yanında aynı tarihte gerçekleştirdiğimiz Heimtextil Moscow Dijital Sektörel Ticaret Heyeti ile de firmalarımız yabancı alıcılarla bir araya geldiler. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) olarak, Türkiye’nin tekstilde en önemli pazarı olan Almanya ve Birleşik Krallık’a ihracatı artırmak için Turkish Textile Network adıyla hayata geçirdiğimiz sanal ticaret heyeti programı ile dört günde 302 B2B görüşme gerçekleştirerek, ev tekstili ve giyimlik ürünlerinde faaliyet gösteren 26 Türk ihracatçı firmamızı, 59 üst düzey ev tekstili ve giyimlik kumaş alıcısı firmayla buluşturduk. 2021 yılında da heyet ve dijital ve yapılması durumunda yüzyüze katılımlarımız devam edecek. Intertextile Shanghai Home Textiles, Premiere Vision New York, Denim Premiere Vision ve Heimtextil Rusya, PV Sport ve LA Textile Show gibi dünyanın en prestijli heyet/fuarları yer alıyor.
Pandemide yeni pazar arayışları daha da önem kazandı. Tekstil üreticilerinin pazar çeşitliliği adına iyi işler çıkardığını gözlemledik. Kısaca bu çalışmaları anlatabilir misiniz?
Ülkemiz tekstil sektöründe geçtiğimiz yıllarda pazar çeşitlendirmesini son derece başarılı şekilde gerçekleştirdi. Bu bağlamda riskleri de minimize ettik. 2020 yılında Türkiye toplam 202 ülke ve bölgeye tekstil ihracatı yaptı. Avrupa Birliği ülkeleri ihracatımızın toplamı içinde sadece yüzde 42 paya sahip. Dolayısıyla diğer ana sektörlere kıyasla tekstil sektörü pazar çeşitlendirmesini daha geniş kapsamlı gerçekleştirmiş durumda. Bu da bölgesel krizlerden daha az etkilenmemizi sağlıyor. Geçtiğimiz yılda Birliğimizin ihracatında özellikle ABD, Hollanda, Belarus, Avustralya, Danimarka ve Litvanya pazarlarında önemli artışlar kaydedildi. Bu pazarlardaki artışlarımızı kalıcı hale getirmek istiyoruz. Türkiye tekstil ve hazır giyim sektörlerinin dış ticaretinde canlılık devam edecek.
Uluslararası pazarda rekabetçi yanımızı daha güçlendirmek ve sürdürülebilir kılma adına hangi alanlarda yoğunlaşmalıyız?
Dünya genelinde pandemi ile birlikte iş yaşamının merkezine oturan dijitalleşme süreci ile birlikte pazar beklentilerini doğru okumak, başarıyı beraberinde getirecektir. Pazar taleplerine uygun olarak kaliteli ve nitelikli ürünler üretme durumu, dünyadaki trendleri doğru okuma, Ar-Ge ve inovasyona yönelme zorunluluğunu getirdi. Uluslararası rekabete dâhil olabilmek için tasarıma önem vererek dikkati çeken, talep gören ürünler üretmek, olmazsa olmaz bir kural hale geldi. Bunların yanı sıra doğru satış ve dağıtım kanallarını kullanmak da istikrarlı başarıyı getirecektir.
Nanoteknolojiyle birlikte akıllı tekstil dönemine giriliyor. Özellikle pandemiyle birlikte ön plana çıkan hijyenik, antibakteriyel kumaşlar hayatımıza hızlı bir şekilde girdi. Size göre tekstili nasıl bir gelecek bekliyor, bu konudaki öngörüleriniz nelerdir? Bursa’daki sektör temsilcileri tekstilde yaşanacak dönüşüme hazır mı?
Analistler tarafından yapılan değerlendirmeye göre, global yıkanabilir ve tekrar kullanılabilir maske pazarının, yüzde 8’lik istikrarlı bir yıllık bileşik büyüme oranı ile 2020-2030 döneminde 4 milyar doların üzerinde bir toplam pazar değerine ulaşması öngörülüyor. Maske kullanımı hayatımızın bir parçası haline geldi ve bu durum kısa sürmeyecek görünüyor. Çoklu kullanıma uygun yıkanabilir tekstil maske ihracatının da serbest olması ve standartlarının belirlenmiş olmasıyla sektörümüz ayrı bir ihracat hamlesi içine girdi. Günümüzün yeni gereksinimlerine göre Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor. Türkiye kısa süre içinde bu konuda da öncü ülke konumunu sürdürüyor olacak. Bundan sonra hem ev tekstili hem giyimlik tekstiller hem de teknik tekstiller alanında virüs önleyici virüs yok edici ürünleri daha fazla göreceğiz. Otelcilik – konaklama sektörü ve turizm sektörü de yeni koşullar altında toplum sağlığına ilişkin yeni ürünler için yoğun talep yapacaktır. Tekstil sektörümüz geliştirdiği ürünlerle hem dış ticaret fazlası sağlamaya devam edecek hem de turizm gibi diğer sektörlerimizi de ayakta tutacak destekleyecek ürünleri ortaya koyacak. Bu noktada sektörümüzün ülkemiz için önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Biz sektör temsilcileri olarak sektörde yaşanacak dönüşümlerin farkındayız. Bu bağlamda zaten uzun süredir çalışmalarımız aralıksız devam ediyor. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği olarak; uluslararası boyutta düzenlediğimiz ve birçok sektöre de rol model olan Ar-Ge proje Pazarı Zirvesi etkinliğimize son iki yıldır Techxtile Start-Up Challenge adıyla devam ediyoruz. Techxtile Start Up Challenge ile sektörümüzün ulusal ve uluslararası rekabetini güçlendirecek inovatif projelerini, girişimcilik Supertotobet ekosistemine kazandırıyoruz. Tekstil sektöründe sürdürülebilir kalkınma konusunda önemli bir rol oynayacağını düşündüğümüz Techxile Start-up Challenge için şehrimizin tüm dinamikleri bir araya geldi. Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği olarak; sanayicilerimiz, üniversitelerimiz, teknopark ve teknokentlerimizin yanı sıra Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO), Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA), Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliğimiz (UHKİB) ve Bursa Teknoloji Koordinasyon ve Ar-Ge Merkezi (BUTEKOM) gibi şehrimizin önemli kurumları ile yaptığımız işbirlikleri ile girişimciliği geliştirecek bir hub oluşturmayı hedefliyoruz. Techxile Start Up Challenge’a katılan tüm girişimcilerimize mentörlük desteği vererek fikirlerini geliştirmelerine katkı sağladığımız bu etkinlik uzun soluklu ve yaşayan bir süreç. Biz bu çalışmamızın sonuçlarının diğer sektörlere de örnek olacağını düşünüyoruz. Diğer yandan firmalarımız münferit olarak Ar-Ge çalışmalarına da hız verdiler. Birçok firmamız orijinal fikirleriyle ürünleriyle hızla pazarda yer alıyorlar. Örnek olarak firmalarımız bilinen bakteri, mantar ve virüslere karşı etkili, üstün yıkama dayanımına sahip antimikrobiyal / antiviral iplik, kumaş ve koruyucu ekipman üretimi gerçekleştiriyor. Firmalarımız bu süreçte Ar-Ge merkezlerinde çalışmalarını hızlandırdı ve önceliği virüsten korunma ve halk sağlığı konusundaki tekstil çözümlerine ayırdı. Türkiye’deki tüm sektörler bağlamında tekstil sektörü en fazla arge merkezine sahip olan beşinci sektör konumunda.
AB ülkeleri çevreci yaklaşımlara önem veriyor ve bu tarz ürünlerin ihracatta daha avantajlı olacağı gündemde. Siz sektörün çevreci üretime verdiği önemi nasıl değerlendiriyorsunuz? Birlik olarak bu alanda yaptığınız çalışmalar var mı?
Bilindiği üzere Avrupa Komisyonu tarafından 2019 yılı sonunda kabul edilen Avrupa Yeşil Anlaşması (Mutabakatı) ile Avrupa birliği mevzuatında 2050 yılına kadar iklim nötrlüğüne ilişkin uzun vadeli hedef ve Avrupa Birliği’nin sera gazı emisyonlarının 2030 yılına kadar 1990 seviyelerine göre yüzde 50-55 oranında azaltma yönündeki hedefleri ortaya kondu. Bu anlaşma, Avrupa Birliğini kaynakları daha verimli kullanan rekabetçi bir ekonomiye dönüştürmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda Avrupa ile ticaret ilişkileri olan herkesi etkileyecek olan bir mutabakat. Dolayısıyla Türkiye olarak bizler de bu dönüşüm sürecini çok yakından takip ediyoruz. Tekstil sektörümüzde firmalarımız çevreci üretime her geçen gün daha fazla adapte oluyorlar. Biz UTİB, UHKİB, BTSO ortaklığında kurduğumuz Bursa Teknoloji ve Koordinasyon Ar-Ge Merkezimizde (BUTEKOM) özellikle çevreci üretim konusuna odaklanan eğitimler düzenliyoruz. Bu eğitimler kapsamında çevresel hassasiyet, doğal liflerin yetiştirilme süreçleri, sentetik ürünlerin üretim emisyonları gibi çok sayıda konuda firmalarımızı bilinçlendiriyoruz. Ayrıca Ekolojik Tekstiller konusunda bir URGE projemiz devam ediyor. Bu projemiz kapsamında ekolojik verimlilik ilkesi ile doğru kaynak ve enerji kullanımı ve çevreye verilen tahribatı minimuma indirmek ana hedeflerimizden. Firmalarımızın alanlarındaki yeterlilik ve kapasitelerini ölçerek sektörümüzün genel ihtiyaçlarına olacak katkılarını analiz ediyoruz. Eko-etiketleme ve temiz üretim ilkeleri çerçevesinde firmalarımıza en yüksek standartlara ulaşması yönünde çalışmalar sürüyor. Bu çerçevede düzenlediğimiz çok sayıda etkinlik üretim verimliliğinin artırılmasını hedefliyor ve sektördeki aktörler arasında gerekli işbirliği ve koordinasyon ve iletişimi de güçlendiriyoruz.
Pandemi boyunca en çok duyduğumuz sözlerden biri ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ oldu. Bunu tekstil sektörüne uyarlarsak, pandemiden sonra sektörde ne gibi değişiklikler olacak? Keskin ve radikal değişiklikler bekliyor musunuz?
Pandemi ile birlikte yukarıda da değindiğim gibi iş yapış şekillerimizden, tüketici alışkanlıklarına, satıştan üretime kadar birçok alanda köklü değişiklikler görüldü ve bu değişim kesintisiz devam edecek. Teknolojiye uyum, yeni dönemde olmazsa olmazımız haline gelecek. Değişen dünya pazarları ve tüketici alışkanlıkları, bu süreçlere uyum sağlayabilmiş ülkeler ve firmalar için yeni fırsatları gündemin ilk sıralarına taşıyacak.
Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması ve TechXtile Start-Up Challenge etkinliklerini pandemi nedeniyle online düzenlediniz. Etkinlikler nasıl geçti, istediğiniz sonuca ulaşabildiniz mi?
Tasarımcıların ve girişimcilerin sektöre katılmalarını teşvik etmeyi amaçladığımız Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması ve TechXtile Start-Up Challenge da çok önemsediğimiz etkinliklerimiz arasında.
2020 Ekim ayında Sayın Bakan Yardımcımızın da katılımıyla 10. Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması Ödül Törenimizi sanal ortamda gerçekleştirdik ve dereceye giren tasarımcılara ödüllerini takdim ettik. Projemizi 2021 yılında 11. Türkiye Ev Tekstili Tasarım Yarışması Master Class adı altında gerçekleştireceğiz.
Bu yıl 2’sini düzenlediğimiz TechXtile Start-Up Challenge etkinliğimiz kapsamında proje başvurusunda rekora ulaştık. Geçen seneye oranla yüzde 66’lık bir artış ile 174 proje başvurusu yapıldı. Tema olarak akıllı ve teknik tekstiller, sürdürülebilirlik, yapay zeka gibi alanlarda almış olduğumuz bu projeler geleceğe dair bizleri çok umutlandırıyor.
Techxile Start Up Challenge’a katılan tüm girişimcilerimize mentörlük desteği vererek fikirlerini geliştirmelerine katkı sağladığımız bu etkinlik uzun soluklu ve yaşayan bir süreç. Aralık ayında ödül törenimizi gerçekleştirdik.
Seçilen projeleri geliştirmek ekonomimize kazandırmak üzere çalışmalar devam ediyor. Biz bu projemizin sonuçlarının diğer sektörlere de örnek olacağını düşünüyoruz. Diğer yandan, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği olarak, son çeyrek yüzyılda daha çevre dostu, geri dönüştürülebilir ve kaynakların en etkin düzeyde kullanılması ile sağlanacak “sürdürülebilir” bir üretim sürecine geçilmesi ihtiyacı ile ilgili değişimi yakından takip etmek ve en kısa sürede yakalayabilmek amacı ile 22 firmamız ile Ekolojik Tekstiller URGE projemizi devam ettirmekteyiz.Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) ve Bursa Uludağ Üniversitesi Tekstil Mühendisliği Topluluğu ile 3 – 4 Mart 2021 tarihlerinde bu kez online olarak ikinci kez Tekstil Zirvesi (TEXSUM’21) ile tekstil ve hazır giyim sektörünün temsilcilerini üniversite öğrencileriyle bir araya getirdik.
Diğer yandan dijital ortamda ticaret heyetlerimize fuarlarımıza devam ediyoruz.
Heimtextil Rusya dijital sektörel ticaret heyetimizden sonra Almanya ve Birleşik Krallık Dijital Sektörel Ticaret Heyetimizi de başarıyla gerçekleştirdik. Şimdi de hedefimiz Ege İhracatçı Birliklerinin işbirliği ile İspanya Tekstil&Konfeksiyon Dijital heyeti. Firmalarımız hedef pazarlara seyahatlerin zor olduğu bu dönemde bu çalışmalardan son derece memnunlar.