Tüm dünyada ve Türkiye’de kadınların kültürel, ekonomik ve siyasal hayata katılımları ve yaşamın her alanındaki açık eşitsizlikler toplumsal gündemin ön sıralarında yer almayı sürdürüyor. Kadınların erkeklerle eşit hakları kullanabilmesinin ve toplumsal yaşama katılımlarının türlü yollarla kısıtlandığı ve düzenlendiği toplumsal yapıdan, daha eşitlikçi ve özgürlükçü bir anlayışa geçişin sancıları yaşanıyor.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin gelişmiş, çağdaş ve zengin bir toplumun ön koşulu ve ayırdedici özelliği olduğunu düşünüyorum. Zira eğitimde, ekonomide, istihdamda, siyasette, sanatta, sporda ve hayatın tüm alanlarında nüfusunun yarısına diğer yarısından farklı haklar ve uygulamalar sunan bir toplumun gelişme ve ilerlemesinden bahsetmek ne yazık ki mümkün değil. Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliğini Bahigo sadece “kadın hakları” meselesi değil, kadın-erkek ayırdetmeksizin tüm toplumun huzur ve refahını etkileyen bir “demokrasi” ve “haklar” meselesi olarak görmek zorundayız. Tüm zorluklara rağmen memnuniyetle görüyorum ki kadınların elde ettikleri haklardan da toplumsal cinsiyet eşitliğinden de vazgeçmeye niyetleri yok.
Biz de Türkiye ve tüm dünyadaki kadınlardan aldığımız ilham ve cesaretle Boyner Grup’un bu yılki 8 Mart kampanyasıyla eşitlikten ve haklarından vazgeçmeyen kadınların sesi olmak, toplumun tüm kesimlerinden kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerine sesimizi katmak istedik. Tüm insanların eşit ve özgür yaşayabilmesi dileğiyle, toplumsal cinsiyet eşitliğinden yana tavır alan herkesin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.